Otomobil terimler sözlüğü
A
ABS
Almanca’daki
Anti-Blockier System'in kısaltmasından oluşur. Bunu bazı firmalar ALS
(Anti-Lock System) adıyla da kullanıyor. Tekerleklerin frenleme sırasında
kilitlenmesini önler. Bu sistemde her bir tekerlekteki algılayıcılar yoluyla
ABS'nin beynine tekerleklerin durumu hakkında bilgi gönderilir. Tekerleğin
durduğu iletildiğinde sistem devreye girerek freni kısa bir süre için serbest
bırakır. Frenleme sürdüğü için yeniden tekerlek kilitlenir ve sistem yeniden
freni serbest bırakır. Bütün bunlar aslında frenleme sırasında bazı sürücüler
tarafından uygulanan "pompalama" işleminin makine tarafından yapılan
biçimidir. Doğal olarak, bu sistem çok daha çabuk ve etkili bir şekilde
çalışır. ABS ile ilgili yanlış bir inanış fren mesafesini "her zaman"
kısalttığıdır. Genel olarak bakıldığında otomobillerin çoğunda ABS sayesinde
fren mesafesi biraz daha kısadır ama bazılarında ABS ile fren mesafesi değişmez
ya da biraz daha uzun olabilir. Ama ABS'nin esas işlevi frenleme sırasında
direksiyon kontrolünü sağlamaktır. Böylece, bir virajda lastikleri kilitleyecek
kadar sert fren yapıldığında araç viraj dışına kaymadan normal çizgisine yakın
bir çizgide frenleme yapabilir. Ya da, frenlemeye rağmen araç duramayacaksa
öndeki araç ya da engele çarpmamak için direksiyonu kırarak yana geçebilir ve
böylece kaza önlenmiş olur.
Adezyon:
Sıvıların veya madenlerin birbirlerine yapışmasını sağlayan kuvvete adezyon
denir.
Aerodinamik:
Aerodinamik, araçların havanın içinde nasıl hareket ettiğini inceler.
Aerodinamik genelde hava ile havanın içinde hareket eden katı kütleleri
inceleyen bir bilim dalıdır. Otomobillerin hava sürtünme katsayısının düşük
olması ve havanın içinden daha kolay geçebilmesi, aracın dengesini ve yakıt
tüketimini olumlu etkileyen faktördür.
Airbag (Hava Yastığı) - SRS (Suplementary Restraint
System) :
Hava yastığı çarpışmalara karşı yolcuyu koruma derecesi son derece yüksek olan
bir ek koruma sistemidir. Hava yastığı bir çarpışma sırasında algılayıcılardan
gelen uyarı sonunda şişerek, çarpışma yönünde yolcuyu karşılayan koruyucu bir
kalkan oluşturur.
Akıcılık Derecesi (Vizkozite) :
Bir sıvının dar bir boğazdan akabilmesine o sıvının akıcılık derecesi denir.
Bu, belli bir hacimdeki sıvının belli bir çaptaki delikten akma zamanıdır.
Akıcılık derecesi vizkozite ile ifade edilir.
Aks:
Üzerinde bir veya daha fazla tekerleğin döndüğü otomobil eksenine dik bir
mildir.
Akümülatör:
Akümülatörler elektrik enerjisini kimyasal enerji halinde depo ederek,
devrelerine elektrikli alıcılar bağlandığı zaman bu kimyasal enerjiyi tekrar
elektrik enerjisine çeviren araçlardır.
Alternatör:
Şarj dinamolarının aksine dalgalı (alternatif) akım meydana getiren araçlardır.
Amortisör:
Otomobilde yayları frenleyerek aşırı ani yaylanmaları ve yay salınımlarının
devam etmesini önler.
Ana yataklar:
Ana yataklar, motorda krank milini taşıyan yataklardır.
Antifriz:
% 50 glycol + % 50 su karışımı bir sıvıdır. Soğutma sisteminde bulunan radyatör
içindeki su, soğuk havalarda donarak genleşebilir ve soğutma sistemine zarar
verebilir. Radyatörde bulunan suya ilave edilen antifriz suyun donmasını
engeller. Antifriz ayrıca radyatörü ve soğutma sistemini pas ve korozyondan
korumak amacıyla da kullanılır.
Atalet:
Cismin herhangi bir hareket yönü veya hız değişikliğine karşı gösterdiği
direnme.
Ateşleme avansı:
Silindirde sıkıştırılan yakıt-hava karışımının ateşlendikten sonra tamamen
tutuşabilmesi için gereken süredir.
Ateşleme bobini:
Ateşleme sisteminin bir parçasıdır. Transformatör gibi görev yaparak batarya
voltajını yüksek volta yükseltir.
Ateşleme noktası:
Motorinin sıkıştırılma sonucunda silindir kafasındaki sıcak gazların içine
püskürtüldüğü anda kendiliğinden ve hemen ateş alma sıcaklık noktasına ateşleme
noktası denir.
Ateşleme sıçraması:
Yanlış bujinin karışımı tutuşturmasına ateşleme sıçraması denir. Ateşleme
sıçraması genellikle buji veya distribütör kapağının ya da tevzi makarasının
hatalı oluşundan meydana gelir.
Ateşleme sırası:
Motor silindirlerinin ateşlenme sırası veya silindirlerde güç zamanının meydana
geliş sırasıdır.
Ateşleme sistemi:
Otomobil motorlarında silindirlerde sıkışan hava-yakıt karışımının
yakılabilmesi için bujilere yüksek voltajlı kıvılcım sağlayan sistemdir.
Ateşleme sisteminde batarya, ateşleme bobini, distribütör, kablolar ve bujiler
vardır.
Atmosferik basınç:
Dış hava ağırlığının aşağıya doğru basma kuvvetine atmosferik basınç denir.
B
Baga:
Supap yuvalarına takılan madeni halka. Genellikle yüksek sıcaklığa dayanabilen
malzemeden yapılır ve egzoz yuvalarına takılır.
Basınçlı kapak:
Soğutma sistemini basınç altında çalıştıran supaplı bir kapak olup, suyun
kaynamasını ve kaybını önler.
Baskı yatağı:
Kavrama pedalına basıldığı zaman, baskı parmaklarını bastırarak motorla güç
aktrama organlarını ayırır.
Benzin:
Ham petrolden elde edilen ve motorda yakıt olarak kullanılabilen bir
hidrokarbondur.
Beygir gücü:
Belli miktarda bir güç ölçüsü: dakikada 33.000 ft-lb'lik (foot-pounds) veya
saniyede 75 kg metrelik iş.
Biyel başı:
Biyelin, krank mili biyel muylusuna takılan kısmı.
Biyel cıvataları:
Biyel başına biyel kepini bağlayan cıvatalar.
Biyel kepi:
Biyelin biyel muylusuna bağlanmasını temin eden parça.
Biyel muylusu:
Krankta, biyelin bağlandığı hassas yüzey.
Biyel yatağı:
İçinde krank mili biyel muylusunun döndüğü, biyel başındaki yatak.
Biyeller:
Motorda pistonla, krank mili biyel muylularını birleştirir.
Boşluk:
İki hareketli parça yada hareketli parça ile sabit parça arasındaki boşluk
(Yatak ve muylusu arasında olduğu gibi)
Boxer motor:
Silindirleri yatay bir düzlem üzerinde ve krankın iki tarafında bulunan yatık
silindirli motor.
Buhar tamponu:
Yakıt sistemindeki benzinin buharlaşması sonucu, karbüratöre benzin akışını
geciktiren veya durduran olaydır.
Buji:
İki elektrodu ve porseleni bulunan bir parçadır. Motor silindirlerinde bir
kıvılcım atlama aralığı sağlayacak şekilde yapılmıştır.
Burç açıcı zımba:
Silindirik bir takım olup, üzerinde gittikçe büyüyen çaplarda silindirik
kısımlar vardır. Burçları yerinde sıkıştırmak için kullanılır.
Burç:
Bir deliğe takılıp yatak vazifesi gören silindir parça.
Burulma dengeleyicisi:
Titreşim damperinin aynısıdır.
Büzerek geçirme
Bir çeşit sıkı geçmedir (Piston piminin piston pim yuvasına alıştırılması
gibi). Dış parça (piston veya burç) ısıtıldıktan sonra pim takılır. Dış parça
soğuduğunda, büzülerek diğer parçayı sıkar.
C
Conta yapıştırıcısı:
Contalara sürülen yapıştırıcı bir maddedir.
Conta:
Motorda birbirine birleştirilen motor parçalarının arasına sızdırmazlık
sağlamak için koyulan mantardan, madeni levhalardan veya diğer malzemelerden
kesilip delinerek, parçalar arasına koyulan ve sıkılan malzemedir.
Coupe: İki bazen de üç kapılı olarak tasarlanan ve sert
tavanlı, üstü açılmayan, dört ya da beş kisinin seyahat edebildiği
otomobillerdir.
Concept otomobil: "Kavram otomobilleri" de denilen, henüz
üretime girmemiş, muhtemelen de girmesi planlanmayan otomobillerdir. Bu
araçlar, genel olarak gelecekte üretilmesi planlanan araçlarda kullanılabilecek
teknolojik yeniliklerin sergilenmesi amacını taşır. Bu tür araçların çok azının
üretimine karar verilir.
D
Dizel motorlar: Dizel yakıtı yani mazot ile çalışabilen
motorlardır. Bu tür motorlarda, pistonu itecek patlamanın olabilmesi, mazotun
iyi yanabilmesi için yakıt yüksek basınçlı enjektörlerle pompalanır ve yanma
odasının daha fazla ısınması sağlanır.
Disk frenler: Bu tür fren sistemleri, ısıya dayanıklı
materyallerden yapılan fren balatalarının, tekerleğe monte edilmiş diskleri
sıkması prensibiyle çalışır. Disk frenler, kampana olarak bilinen sistemlerden
daha iyi sonuçlar vermekte ve yüksek performanslı araçlarda da bu nedenle disk
frenler tercih edilmektedir
E
Egzantrik:
Merkezden kaçık.
Egzoz gaz analizörü:
Egzoz gazlarını analiz ederek, karbüratörün çalışmasını değerlendirir.
Egzoz manifoldu:
Motor silindirlerinde yanmış olan gazların dışarı atılmasını sağlayan, bir seri
borudan yapılmış motor parçasıdır.
Egzoz supapı:
Egzoz zamanında açılarak yanmış egzoz gazlarının silindirden dışarı atılmasını
sağlayan supaptır.
Egzoz zamanı:
Pistonun alt ölü noktadan üst ölü noktaya doğru yaptığı stroktur. Egzoz subabı
açılarak yanmış gazlar silindirlerden dışarı atılır.
Eğe:
Yüzeyi boyunca birçok kesici ağızları bulunan kesici bir alettir.
Eksenel gezinti:
Krank milinde olduğu gibi, milin iki ucuna doğru eksenel hareketidir.
Elektronik Stabilite Programı: ESP
kisaltmasiyla bilinen sistem, temel olarak aracin ani manevralarda savrulmasını
önlemek amacıyla geliştirilmiştir. Sistem, aracın kaydığı yönü ve doğrultuyu
algılayıcılar sayesinde belirleyip, gerektiğinde ilgili tekerleklerin
frenlemesini veya bu tekerleklere daha fazla güç uygulanmasını sağlayarak
dengenin bozulmamasını sağlıyor.
Elektrik sistemi:
Otomobilde, motoru ilk hareket için elektrikli olarak döndüren, motorun
silindirlerinde sıkışan hava-yakıt karışımını ateşlemek için yüksek voltajlı
kıvılcım sağlayan, lambaları yakan, kalorifer motorunu, radyo vb gibi aletleri
çalıştıran bir sistemdir. Bu sistemde marş motoru, kablolar, batarya, şarj
dinamosu, regülatör, distribütör ve ateşleme bobini gibi kısımlar vardır.
Emme manifoldu:
Karbüratörden motorun silindirlerine karışım akımını sağlayan, bir seri borudan
yapılmış motor parçasıdır.
Emme manifoldunun ayarlanması :
Emme manifoldunun süper şarj etkisi gösterebilmesi
için belli bir uzunlukta ve hacimde yapılmasıdır.
Emme stroku:
Üst ölü noktadan alt ölü noktaya olan piston stroku. Emme zamanında emme
açılarak silindire hava-yakıt karışımı girer.
Emme supapı:
Emme zamanında açılarak silindire hava-yakıt karışımının girmesine izin veren
supaptır.
Emniyet Kemeri
Emniyet
kemeri herkesin çok alıştığı ve kullandığı ama değeri fazla da bilinmeyen bir
güvenlik sistemidir. Otomobildeki en önemli güvenlik öğelerinden biridir. Her
şeyde olduğu gibi, ancak doğru kullanıldığında en iyi şekilde çalışır. Emniyet
kemerinin alt bölümü iki tarafta leğen kemiğinin üzerinden ve üstte de omuzun
üzerinden geçmelidir. Emniyet kemerinin görevini en iyi şekilde yapabilmesi
için bu gereklidir. Emniyet kemeri yükseklik ayarı, emniyet kemerinin farklı
boylardaki insanlara göre ayarlanabilmesini sağlar. Bir çarpışma sırasında
emniyet kemerinin makarası kilitlenir ve aracın içindekilerin fazla hareket
etmesini önler. Son yıllarda emniyet kemerini kaza sırasında gererek yolcuları
daha iyi tutan sistemler de kullanılmaya başlanmıştır. Bu sistemde, emniyet
kemerindeki boşluğu almak için (özellikle kışın kalın giysiler giyildiğinde)
bir algılayıcıya bağlı bir gergi sistemi hemen devreye girerek yolcu emniyet
kemeri üzerine yüklenmeden önce kemeri gerer ve yolcunun hareketini en aza
indirmiş olur. İki tip gergi sistemi kullanılıyor. Birincisi yaylı tip; burada,
algılayıcıdan gelen uyarı sonucunda bir yay tetiklenir ve emniyet kemeri
gerilir. İkinci tipte ise hava yastığında olduğu gibi bir ateşleme mekanizması
kullanılır. Darbe uyarısı geldiğinde bir gaz ateşlenerek emniyet kemeri
gerilir. (Bu ikincisine Türkçe olmayan bir şekilde "piroteknik" de denilmektedir,
Türkçe "ateşlemeli" denilebilir). Bunlara ek olarak emniyet kemerinin
vücuda uyguladığı yükü sınırlandırmak için belli bir düzeyden sonra kemeri
biraz gevşeten ve yolcunun aniden büyük bir yüke maruz kalmasını önleyen
sistemler de kullanılmaktadır.
Enerji:
İş yapma yeteneği veya kapasitesidir.Kullanılan birim watt’dır.
Etil:
Kurşun tetraetil.
F
F tipi motor:
Bazı supapları silindir kapağında bazıları silindir blokunda bulunan bir tip
motordur.
Fabrika verileri: Bir otomobilin
performans, motor gücü, tüketim, lastik ebadı gibi unsurları hakkında üreticisi
tarafından yürütülen testler sonucunda ortaya çıkarılan ve kataloglarında yer
alan değerlerdir
Fren beygirgücü:
Motor tarafından üretilip aracı hareket ettirmek için kullanılan güçtür
(Motorun volanından veya kasnağından alınan güç) Fren kampanası:
Araç tekerleklerine takılan madeni parçadır. Dönen tekerlekleri frenlemek için,
fren pabuçları kampana iç yüzeyine etki yaparak kampanaları yavaşlatır veya
durdurur.
Fren pabuçları:
Yarım daire şeklinde kavis verilmiş bir metal parçasıdır. Üzerine ısıya karşı
oldukça dayanıklı olan balata perçinlenmiştir. Frene basıldığı zaman, bu balata
kampanaya sürtünerek frenleme etkisi gösterir.
Fren:
Herhangi bir hareketle cismin veya makinenin hareketini yavaşlatan veya
durduran düzendir.
Fren Destek Sistemi: "Break Assist
System" olarak bilinen sistem, ABS'nin çalışması için gerekli azami fren
basıncına, pedal üzerinde çok büyük kuvvetler uygulamaksızın ulaşılmasını
sağlar. ideal frenlemeyi sağlamak amacıyla son yıllarda üretilen otomobillerde
standart olarak yer almaya başlayan sistem, durma mesafesinin kısalmasını da
sağlıyor.
G
Gasoline Direct Injection (GDI): Tıpkı
dizel motorlarda olduğu gibi yakıtın, yanma odalarına yüksek basınçlı pompalar
(enjektörler) aracılığıyla püskürtülmesi prensibiyle çalışan benzinli
motorlardır. ilk kez Mitsubishi'nin kullandığı sistem, gerek performans,
gerekse de yakıt tüketimi ve daha az atık gaz konusunda büyük avantajlar
sağlıyor.
Gray market (Gri pazar): Günlük
hayatta çok az kullanılmasına karsın, genel olarak yakından tanıdığımız bir
terimdir. Daha çok ithalat yapan galericiler için kullanılan terim, resmi
ithalatçıların bilgisi dışında, aracın, bireysel olarak herhangi bir ülkeden
ithal edilerek satılması anlamına geliyor. Bu araçlar, markanın resmi
ithalatçıları ve üreticileri tarafından garanti kapsamına alınmazlar. Araçlar,
genel olarak satın alındığı ülkenin özelliklerine göre üretildiğinden, arıza
çıkarabilirler.
Gaz kelebeği:
Karbüratör karışım boğazının alt tarafında bulunan yuvarlak bir disktir. Ekseni
etrafında dönerek silindirlere giden karışım miktarını artırır veya eksiltir.
Gaz pedalı:
Ayakla hareket ettirilen karbüratör gaz kelebeğine bağlanmış bir pedaldır.
Gaz türbünü:
Bir tür içten yanmalı motordur. Yanma sonucu meydana gelen yanmış basıncı,
türbün kanatlarına etki ederek türbün milini döndürür.
Genişletici:
Piston içine yerleştirilir. Piston etek çapını biraz büyüterek, eski
pistonların silindirlere daha az boşlukla alıştırılmasını sağlar
Genleşme tapası:
Dışarı doğru hafif bir bombeli tapadır. Yerine çakıldığı zaman düzeltip,
genleşerek gerekli sıklıkta oturur.. Ayrıca segman yuvalarına yerleştirilen
bazı yaylı halkalar segmanların silindir yüzeyine yaptığı basıncı artırır.
Geri tepme:
Emme supabı kapanmadan hemen önce, karışımın erken tutuşması sonucu alevin emme
manifoldu yoluyla karbüratörden geri çıkmasıdır.
Grup dişlileri mili:
Vites kutusunda dişliler ile beraber kamalı milin aksi yönde dönen bir mildir.
Güç stroku:
Pistonun üst ölü noktadan alt ölü noktaya yaptığı strok. Güç strokunda
hava-yakıt karışımı yanarak pistonu aşağıya doğru iter ve motor güç üretir.
Güç:
Yapılan işin zamana oranı, işin yapılma hızı, birim zamanda yapılan iştir.
Güçlü dirkesiyon:
Şoförün direksiyonu daha kolay çevirebilmesi için hidrolik olarak çalışan
yardımcı düzenli direksiyondur.
H
Hacimsel verim:
Gerçek çalışma şartlarında silindirlere giren karışım ağırlığının, normal
şartlarda girmesi gereken karışımın ağırlığına oranıdır.
Hararet: Bir aracın çalışması sırasında motor içinde
açığa çıkan sıcaklık ve bu sıcaklığın dengede tutulması veya düşürülmesi için
kullanılan suyun radyatör içindeki derecesidir.
Hava soğutmalı motor: Aracın motorunda oluşan sıcaklığın, hava ile
soğutulduğu motorlara verilen genel isimdir. Daha çok arkadan motorlu araçlarda
kullanılan bu tür motorlarda soğutma, suyun değil havanın dolaşımıyla sağlanır.
Helezon yay:
Yaylanabilen, çelik telden yapılmış yaydır.
Hidrolik fren:
Fren pedalına basıldığı zaman fren pabuçlarını, fren kampanalarını hareket ettirmek
için hidrolik basınç kullanan fren sistemidir.
Honlama:
Zımpara taşının silindir veya burç içinde döndürülerek talaş kaldırma
işlemidir.
I
Isıtma bujisi: Kızdırma bujisi olarak da adlandırılan bu sistem,
dizel araçların soğukken kolay çalıştırıl Isı kontrol klapesi:
Motorun egzoz manifoldunda ısıyla çalışan termostatik bir supaptır. Motorun
sıcaklığına göre emme manifoldunu ısıtır. abilmesi için kullanılan bir
düzenektir.
i
İ.BG:
İç güç
İç güç:
Motorun silindirleri içinde meydana gelen güçtür.
içten yanmalı motorlar: Benzinli
ya da dizel motorlar gibi, yakıtın güç oluşturmak amacıyla içeride yanması
prensibine dayanan motor türüdür. Dıştan yanmalı motorlarda ise, yakıt, motor
için gerekli gücü sağlamak amacıyla motor bloğunun dışında bir bölmede yanma
gerçekleştirir. Örneğin eski lokomotiflerde kullanılan buharlı motorlarda gücü
sağlayacak olan buhar, yakıt veya kömürün ayrı bir kapta yakılması sonucu açığa
çıkarılır.
İki zamanlı çevrim:
İki piston stokunda iş meydana getiren motor çevrimidir. Emme, sıkıştırma, iş
ve egzoz zamanları motorun iki kurşunda yani krankın bir devrinde olur.
İlk hareket motoru:
Marş motoru.
İş:
Karşı kuvvete rağmen cismin yer değiştirmesi, kilogram metre veya ayak-pound'la
ölçülür.
İtici:
Supap iticisi.
İtici çubuğu:
İ tipi motorlarda supap iticisiyle külbütör manivelası arasındaki parçadır.
J
Jikle mekanizması: Benzinli motorlarda, motorun soğukken ilk
çalıştırılması sırasında kullanılır. Karbüratörlü eski tip motorlarda rastlanan
bu sistem, mekanik yani elle kumanda edilen ya da elektronik yani kendiliğinden
devreye giren şekillerde bulunabilir. Prensipte jikle, karbüratörün hava
kelebeğini kapatmak veya iyice kısmak suretiyle karışıma giren hava miktarını
azaltırken, yakıtın akısını hızlandırıp zengin karışım elde edilmesini sağlar.
Jikle, motor ısındığında elle veya elektronik olarak devre dişi bırakılarak,
benzin harcamasının artama sinin ve aracın aşırı zengin karışım nedeniyle
boğulmasının önüne geçilir.
K
Kam mili:
Bir dişli veya zincir yardımıyla krank milinden haraket alır.
Kama dişi:
Bir mil üzerine ya da delik içine yarık veya kanal şeklinde çevre üzerine
açılmış dişlerdir. Kavrama milinin kamalı mili ve üzerine geçen ortası kamalı
balatalı disk örnek olarak gösterilebilir. Bunların her ikisi birlikte döner.
Kapış pompası:
Karbüratörde kapış devresinin gaz kelebeğine bağlanmış bir parçasıdır. Gaz
kelebeğine ani olarak basıldığı zaman karışımı kısa bir an için zenginleştirir.
Karoseri:
Aracın saçtan yapılmış kısmıdır. Bu kısımda pencereler, kapılar, koltuklar,
yolcu ve motoru koruyan kısım bulunur.
Karbondioksit:
Yakıtın yanması sonucu meydana gelen gazdır.
Karbonmonoksit:
Çalışan bir benzin motorundan çıkan zehirli bir gazdır.
Karbüratör:
Yakıt sisteminde hava ile benzini, motorun ihtiyacına göre muhtelif oranlarda karıştıran
ve benzini atomize eden bir düzendir.
Kardan mili:
Güç aktarma organlarında hareketi vites kutusundan, diferansiyele ileten bir
mildir.
Kare üzeri motor:
Silindir çapı, strokundan büyük olan motorlara verilen addır.
Karter havalandırma sistemi:
Motor çalışırken havanın karterde devretmesini sağlayan sistemdir.
Karter:
Motorun alt tarafına bağlanan ve genellikle çelik saçtan yapılmış bir parçadır.
Krank muhafazasının altını kapatır ve yağa depoluk eder.
Katık:
Benzin veya yağın özelliklerini geliştirmek için katılan maddeler denir.
Kavrama:
Araçta, motor krank mili ile güç aktarma organlarını birleştiren ve ayıran bir
düzendir.
Kayıcı mafsal:
Güç aktarma organlarında uzunluğu değişebilen bir birleştiricidir. Kardan
milinin etkili uzunluğunu değiştirebilir.
Kaynak:
Metal parçalarını ısı ile eritip birleştirme metodudur.
Kazıyarak kaynamak:
Hareketi parçaların birinden kopan malzemenin, diğeri üzerine yapışarak, ince
kanallı veya pürüzlü yüzey şeklinde bir tür kaynamasıdır.
Kazıyıcı:
Motor tamirinde motor bloku, silindir kapağı, piston ve diğer motor parçaları
üzerinden karbon veya diğer artıkların kazınmasına yarayan alettir.
Keski:
Kesici ağzına özel şekil verilmiş bir kesici alettir. Çekiçle beraber
kullanılacak şekilde yapılmıştır.
Kılavuz:
Deliklere diş açmak için kullanılan özel kesici
alettir.
Kilitleme somunu:
Gevşemeyi önlemek için kullanılan özel kesici bir
alettir.
Kompratör:
İbreli bir ölçü aletidir. Parça ölçülerindeki
değişikliği, millerin salgı ve eksenel gezintilerini ölçer.
Kompresyon kaçağı:
Yanma odasında sıkışan hava - yakıt karışımının
veya yanmış gazların, segmanların arasından kartere sızmasıdır.
Kompresyon ölçme aleti:
Motorun marşla döndürülmesi sırasında,
silindirdeki basıncı ölçen alettir.
Kompresyon segmanları:
Pistonun üst tarafındaki segmanlardır.
Silindirdeki kompresyonu tutacak ve kaçakları önleyecek şekilde yapılmıştır.
Koniklik:
Çapın bir uçtan diğer uca doğru büyümesidir
(Silindir konikliği veya bir milin konikliği gibi).
Koruyucu kılavuz:
Tüp şeklinde bir borudur. Biyelin sökülmesi
sırasında biyel cıvatalarına takılarak, krank muylusunu çizilip bozulmaktan
korur.
Koyu:
Kalın, akmaya karşı direnci fazla.
Kontrol paneli: Konsol olarak da adlandırılan, aracın iç kısmında
tüm göstergelerin ve düğmelerin topluca bulunduğu bölümdür.
Krank:
Doğrusal hareketi, dairesel harekete çeviren bir
makine parçasıdır.
Krank mili:
Biyellerin bağlanması için kollu yapılarak,
biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren bir mildir.
Krank muhafazası (Üst karter):
Krank milinin içinde döndüğü, motorun alt
kısmıdır. Üst tarafında silindir blokunun alt tarafı, altında ise karter
vardır.
Kurşun tetra-etil:
Benzinin oktan sayısını yükseltmek veya vuruntuya
dayanıklılığını artırmak için benzine katılan kimyevi maddedir.
Kuru sürtünme:
İki katı çisimin arasındaki sürtünmedir.
Külbütör manivelası:
I tipi motorlarda itici çubuktan aldığı kam
hareketinin yönünü değiştirerek, supaba ileten maniveladır.
Küre başlı çekiç:
Başının bir tarafı küre şeklinde olan çekiçtir.
Katalitik Konvertor(Katalizör)
Motordan çıkan zararlı
maddeleri zararsız maddelere dönüştürmek için araçlara takılır. Seramikten
yapılan ve gözenekleri katalitik etki sağlayan maddelerle (katalizör)
kaplı katalitik dönüştürücünün içinden geçen egzoz gazları reaksiyona girerek
zararsız maddelere dönüşür. Dönüştürücüye NOx (Azot Oksit), CO (Karbon
monoksit) ve HC (Hidrokarbonlar) olarak giren maddeler reaksiyon sonucunda
canlılara zararsız N2 (Azot), CO2 (Karbon
dioksit) ve H2O (su) olarak egzozdan dışarı verilir. Dizellerde
ayrıca is parçacıklarını yakalamak için ek bir sistem ve EGR denilen (Exhaust
Gas Recirculation) egzoz gazı devir daimi sistemi bulunur. Bazen
performans arttırmak için katalitik dönüştürücünün iptali gündeme gelmektedir.
Bu işlem araca ek güç sağlasa da çevreyi kirletmesine neden olduğu için
kaçınılması gereken bir durumdur. Aracın egzozundan zararlı gazlar çıktığında
bundan yine en çok kendimiz ve yakınlarımız zarar görür. Son olarak,
katalizör ile katalizatör arasındaki dikkat edilmesi gereken farklılık:
katalizör, katalitik etki sağlayan madde demektir, katalizatör ise katalitik
etki sağlayan cihaz. Katalitik konvertör yerine katalitik dönüştürücü de
denilebilir. Böylece herkes anlayabilir
L
L Tipi motor:
Supabları silindir bloğunda bulunan bir motor
tipidir.
Lastik:
Otomobil tekerleği şeklinde yapılmış dış ve boru
şeklinde yapılmış iç lastikten oluşur. Otomobilin gidişini ve
yaylanmasını sağlar.
Layner:
Bakır, çelik veya benzeri madenden yapılmış ince
madeni levhadır. Yatak keplerinde, yatak boşluklarını artırmak için
kullanılabilir.
Lamine ön cam: içinde
plastik özlü lamine tabaka bulunan ve kırılma anında parçalarının dağılarak
yolcu bölümüne geçmesini önleyen cam türüdür. Bu tip camlar, ayni zamanda
aracın iç kısmini sıcaktan, sürücünün gözlerini ise günesin kuvvetli
ısınlarından karamak amacıyla renkli bir tabakaya da sahiptirler.
Lehimleme:
Metal parçalarını lehim, temizleyici ve ısı ile birleştirme işlemidir.
Lepleme:
Supabları yuvasında ileri geri çevirerek
alıştırma metodudur. Bu metodu fabrikalar son zamanlarda tavsiye etmiyorlar.
Lokma anahtar:
İki ağızlı anahtarın aksine, cıvata ve somunun
başını bütün köşelerinden tamamen kavrayan bir anahtardır.
LPG: Likit, sıvılaştırılmış
petrol gazının kısaltmasıdır.
M
Madeni vuruntu:
Motor silindirlerinde detonasyon nedeniyle oluşan
madeni vuruntudur.
Malafa:
Parçaları aynı eksende tutmaya ve tornada
işlemeye yarayan belirli ölçülerle yapılmış bir mildir.
Mantar tipi supab:
Otomobil motorlarında yaygın olarak kullanılan,
mantar biçiminde supabtır.
Marş motoru:
Motoru ilk harekete geçirebilmek için döndüren
bir elektrik motorudur.
Matkap:
Silindirik bir parçadır. Üzerinde helisel
kanallarla, malzeme üzerinden malzemeyi kesecek bir kesici ucu vardır. Delgi
işlerinde kullanılır. Matkabı çeviren cihaza da elbreyizi, elektrikli elbreyizi
veya matkap tezgahı denir.
Manuel Şanzuman: Vites değiştirme işlemlerinin tamamen sürücünün
kontrolü altında olduğu şanzuman sistemidir. Tekerleklere iletilecek motor
gücünün miktarlarını daha iyi ayarlamak, yakıt tasarrufu sağlamak, aracin
performansını daha iyi kontrol etmek açısından avantajlı olduğu yönleri
bulunur. Son zamanlarda üretilen otomatik şanzımanlara, tıpkı manuel şanzıman
gibi sürücünün kontrol edebildiği, ancak debriyajın kullanılmadığı seçenekler
de eklenmektedir.
Motor yağı: Motor içindeki parçaların sürtünmelerini azaltarak, bu
parçaların ömrünü uzatan veya motor içinde sürtünmeden doğan sıcaklığın
artmasını engelleyen petrol bazlı sıvıdır. Sıcaklıkla birlikte özelliğini
yitirmeye başlayan motor yağı, motor parçaları üzerindeki koruyuculuğunu
kaybedeceğinden, parçaların da ömrünü kısaltabilmekte, motorun hararetinin
artmasına neden olabilmektedir. Sentetik olarak üretilmiş çeşitleri de
bulunmaktadır.
Mekanik verim:
Motor fren beygir gücünün iç güce oranıdır.
Mekanizma düzen:
Bir sistemi meydana getirmek için birbirleriyle
ilgili parçaların meydana getirdiği, çalışan nesnedir.
Mengene:
Üzerinde çalışan parçayı bağlamaya yarayan
alettir.
Merkez pompası:
Hidrolik yağı doldurulmuş silindirdir.
Metal kaplama:
Hazırlanmış bir madeni yüzey üzerine eritilmiş
metal püskürtme işlemidir.
Metalin yorulması:
Tekrarlanan etki sonucu meydana gelen bir metal
arızasıdır ve sonunda metalin çatlamasına neden olur.
Mikrometre:
Parçaların kalınlığını, dış ve iç çaplarını hassas
olarak ölçen bir ölçü aletidir.
Motor:
Yakıtı yakarak güç elde eden makinadır. Güç
kaynağı da denir.
Motor ayarı:
Çeşitli motor kısımlarını kontrol ve ayar ederek
motoru en iyi şekilde çalışacak duruma getirme işlemidir.
N
NASCAR: Açılımı, National Association of Stock Car Auto
Racing'dir. Amerika'da büyük ilgiyle izlenen ve güçleri 800 - 850 beygir
arasında değişen motorlarla donatılmış araçların özel pistlerde kullanılmasıyla
yapılan yarışları düzenler. ilk baslarda bu yarışlara katılan araçlar, hurda
otomobillerin motorlarının güçlendirilmesiyle ortaya çıkarılıyordu. şimdilerde
ise bu araçlarda kullanılan karoseriler, fabrikalar tarafından özel olarak
geliştirilip, imal ediliyor. Motorlar ise, özel olarak geliştiriliyor.
Normal benzin: Daha düşük oktanlı, ancak daha fazla kursun içeren benzin
türüdür. Genellikle karbüratörlü araçlarda kullanılmakta.
O
Oktan:
Motor yakıtının vuruntuya dayanma yeteneğinin
ölçüsüdür.
Otto çevrimi:
Bulucusu Dr. Nikolaus Otto'nun adına mal edilerek
emme, sıkıştırma, güç ve egzoz zamanlarından meydana gelen ve benzin
motorlarında kullanılan çevrime verilen isimdir.
Oval taşlanmış:
Oval şeklindeki pistonu tanımlar. Bu şekilde
taşlama piston ısındığında, genleşmesine imkan verir. Piston ısındığı zaman,
silindirik şekil aldığı kabul edilir.
Oval taşlanmış piston:
Hafif oval olarak tasarlanmış bir pistondur. Isı
karşısında genleştiği zaman tam dairesel bir şekil alır.
P
Pafta:
Özel kesici bir alettir. Silindirik parçalar
üzerine vida dişi açmaya yarar.
Piston eteği:
Pistonun alt kısmıdır
Piston mengenesi:
Piston tutmak için özel bir mengenedir. Yuvarlak
ağızlı olan bu mengene ile, piston hasara uğramadan tutulabilir.
Piston pimi:
Pistonla biyeli birbirine birleştiren silindirik
parçadır.
Piston pimi burcu:
Biyel ayağında ve piston pim yuvasında, piston
pimini yataklandıran burçtur.
Piston vuruntusu:
Silindirine göre fazla aşınmış pistonun, silindir
yuvalarına çarpmasıyla meydana gelen boğuk vuruntudur.
Pitman kolu:
Sektör dişli mili ile, tekerleklere hareket
ileten yön çubuğunu birbirine birleştiren koldur. Direksiyon hareketini
tekerleklere geçirebilmesi için, ileri-geri hareket eder.
Port:
Motorda supabların bulunduğu yerdeki deliktir.
Hava-yakıt karışımı ve yanmış gazlar portlardan geçer.
Presleme geçme:
Piston pimi ve burcu gibi parçaların sıkı olarak
alıştırılmasıdır. Örneğin pim yerine presle takılır.
Proni freni:
Motorun çıkış gücünü ölçen bir cihazdır.
Propan:
Bir tür LPG yakıtıdır. Atmosferik basınçta -42
derecenin altında sıvı haldedir.
PSİ:
İnç kare başına libre olarak basınç sıvı ve gaz
basınçlarını ifade etmek için kullanılır.
R
Rölanti devresi:
Karbüratörde, motor rölantide çalışırken karışım
sağlayan devredir.
Rölanti devri:
Gaz kelebeği serbest durumdayken, motorun yüksüz
ve boşta çalışma devridir.
Radyatör:
Soğutma sisteminde, içeriden geçen suyu soğutur.
Radyatör motordan sıcak suyu alır ve soğuttuktan sonra motora gönderir.
Rayba:
Üzerinde seri keskin bıçağı bulunan metal kesme
aletidir. Rayba ayarlanıp delik içinde döndürüldüğünde delik yüzeylerinden
talaş kaldırılır.
Regülatör:
Elektrik sisteminde dinamonun çıkış voltajını ve
akımını kontrol ederek, dış devreyi aşırı voltajdan ve dinamoyu aşırı akımdan
koruyan düzendir.
Rotlar:
Direksiyon sisteminde, pitman kolunu tekerleklere
birleştirirler.
S
Silindir
Motorlarda gücü sağlayan
hareketli parçalar olan pistonların yukarı aşağı (boxer motorlarda yatay yani
sağa-sola) hareket ettiği silindir şeklindeki yuvalar. Motora güç sağlayan
işlem olan ateşleme için hava ve yakıt karışımı silindire verilir, burada buji
tarafından ateşlenir ve oluşan patlamanın gücüyle silindirin içindeki hareketi
ileten parça olan piston aşağıya itilir. Aşağıya itilen piston da krank mili
denilen ve diğer silindirlerdeki pistonların da bağlı olduğu bir mili döndürür.
Bu mil, vites kutusu (şanzıman) yoluyla gücü tekerleklere aktarır.
Silindir Hacmi
Silindirin hacmi cc yani,
santilitre (ayrıca santimetreküp -cm3- de denir) olarak belirtilir.
Bir motorun silindir hacmi 1.6 litre denildiğinde aslında bu yuvarlak bir
rakamdır. Gerçek rakam 1598 cc ya da 1580 cc gibi bir rakamdır. Örneğin 4
silindirli bir motorda dört silindirin hacimleri toplamını gösterir. Silindirin
taban alanı ile strokunun, yani, geometrik olarak düşündüğümüzde bir silindirin
taban alanı ile yüksekliğinin çarpılmasıyla bulunur. Daha fazla tork elde etmek
ya da daha yüksek devirli yapmak gibi amaçlarla motordaki silindirin çapı ve
stroku daha büyük ya da daha küçük yapılmaktadır (hacim aynı kalarak).
Supap(Valf)
Otomobil terimlerinin çoğu gibi Fransızca'dan
Türkçe'ye geçmiş bir kelimedir, daha çok supap olarak kullanılmaktadır.
İngilizce'den yapılan çeviriler nedeniyle bazıları tarafından aynı şeye valf de
denmektedir. Supap, silindirin üstünde yer alır ve açılıp kapanarak yakıt/hava
karışımının silindire emilmesine ya da egzoz gazlarının silindirden atılmasına
olanak tanır. Bu nedenle emme supabı ve egzoz supabı olarak ikiye ayrılır. 8V
ve 16V gibi işaretler otomobilin kaç supaplı olduğunu gösterir. Motorlar
çoğunlukla dört silindirli olduğu için bu iki ifadeyi en sık görürüz. 8V dört
silindirli bir motorda 8 supap bulunduğunu yani her silindire iki supap
düştüğünü (1 emme, 1 egzoz supabı) gösterir. Dört silindirli motor için
kullanılan 16V (ya da 16 supap) ifadesi ise o motorda silindir başına 4 supap
(2 emme, 2 egzoz) bulunduğunu gösterir. 24V ise altı silindirli bir motorda
silindir başına 4 supap bulunduğunu gösteriyor. Ayrıca, örneğin Citroen'in 4
silindirli 12 supaplı (silindir başına 3 supap, 2 emme, 1 egzoz) turbodizel
motoru, son zamanlarda Volkswagen'de gördüğümüz 5 silindirli 20 supaplı motor
(silindir başına dört supap) ve Ferrari'nin kullandığı silindir başına 5
supaplı motor (3 emme, 2 egzoz) gibi örnekler de vardır.
Saplama:
İki tarafına diş açılmış, başsız cıvatadır.
Segman ağız aralığı:
Segman silindire takıldığı zaman, ağızları
arasında kalan boşluktur.
Segman yuvası:
Segmanların takılabilmesi için, pistondan açılmış
yuvalardır.
Segmanlar:
Segmanlar pistondaki segman yuvalarına takılır.
Segmanlar iki çeşittir. Kompresyon segmanları,yanma odasındaki kompresyonun
kaçmasını önler ve yağ semanları da silindir duvarlarındaki fazla yağı
sıyırarak yanma odasına çıkıp yanmasını önler.
Sentil çakısı:
Kalınlıkları doğru olarak bilinen ve boşluk
ölçülmesinde kullanılan metal şeritlerdir.
Serbest pistonlu motor:
Bir silindirde, ortada bulunan bir yanma odasının
iki tarafına karşılıklı olarak yerleştirilmiş, içe ve dışa hareket ederek
çalışan bir çift pistonlu motordur
Ş
Şamandıra kabı:
Karbüratörde, hava boğazından geçen havaya
gereken benzini sağlayan benzin kabıdır. Karbüratörde yakıta depoluk eder.
Şasi çevresi:
Motor ve karoseri ile tekerleklerin bağlanmasına
yarayan, profil veya kanallı malzemeden yapılan madeni çerçevedir.
Şasi:
Aracın önemli parçalarını kapsayan bir ünitedir.
Genellikle karoseri dışında, otomobilin bütün parçalarını kapsar.
T
Taşlama taşı:
Metalleri taşlamak için kullanılan zımpara
taşından yapılmış, yuvarlak taştır.
Taşlayıcı:
Zımpara taşı yardımıyla, metaller üzerinden talaş
kaldırılabilen makinadır.
Tekerlek silindiri:
Hidrolik fren sisteminde tekerlek silindirleri,
tekerleklerdeki fren tablasına takılır. Merkez pompasından gelen hidrolik
basıncı, tekerlek silindirindeki, tekerleklerdeki fren tablasına takılır.
Merkez pompasından gelen hidrolik basıncı, tekerlek silindirindeki pistonları
etkileyerek fren pabuçlarını açar ve frenlemek için kampana iç yüzeyine temas
ettirir.
Tekleme:
Motorun bir veya birkaç silindirindeki
ateşlemenin kusurlu veya ateşleme olmamasıdır.
Tel:
Kurşun tetraetilin kısaltılmış şeklidir.
Termik verim:
İç güç ile bu gücü elde etmek için sarf edilen
yakıt enerjisinin oranıdır.
Termostat:
Sıcaklık değişmesiyle çalışan bir parçadır. Motor
soğutma sisteminde ve ısı kontrol klapelerinde çeşitli termostatlar kullanılır.
Testere:
Testere sapına takılıp çıkarılabilen bir kesme
laması bulunan ve metallerin kesilmesinde kullanılan alettir.
Titreşim damperi:
Krank milinin burulma titreşimlerini önlemek
için, krank miline takılan bir parçadır.
Tork anahtarı:
Cıvata ve somunlar sıkılırken uygulanan döndürme
momentini gösteren, göstergeli özel bir anahtardır.
Tork:
Döndürme veya burma çabasıdır. Metre, kilogram
veya pound-foot'la ölçülür.
Torna:
Malzemeye şekil vermek için kullanılan bir
makinadır. Malzeme dönerken kalem malzemeye dayatılarak parçadan talaş
kaldırır.
Transistör:
Elektrik anahtarı gibi kullanılan bir elektronik
düzendir. Bazı ateşleme sistemlerinde platinlerin ömrünü artırmak için
kullanılır.
Türbulans:
Hava-yakıt karışımının silindirdeki hızlı dönüş
hareketidir.
U
Uçuculuk yeteneği:
Sıvının buharlaşma kolaylığının ölçülmesidir.
Ü
Üniversal mafsal:
Güç aktarma organlarından olan kardan milinde,
dönme açısını değiştirebilen birleştiricidir.
Üst ölü nokta (ÜÖN):
Pistonun silindir içinde yukarıya doğru çıkarken,
biyel ekseninin silindir ekseni ile paralel hale geldiği anda durduğu ve ters
yönde harekete başladığı noktadır.
Üstten kam mili:
Kam milinin silindir bloğu yerine, silindir
kapağının üzerine veya silindir kapağına yerleştirilmesidir.
Üstten supablı:
Supablar yanma odasının üzerine silindir kapağına
yerleştirilmiştir. I tipi motor.
V
V tipi motor:
Silindirleri V şeklinde, iki eğik düzlem üzerinde
bulunan motorlara denir.
V-8 motoru:
Silindirleri V şeklinde, iki eğik düzlem üzerinde
dörder dörder sıralanmış olan motordur.
Vakum ölçme aleti:
Otomobil tamiratında emme manifoldu vakumunu
ölçerek, motor parçalarının durumunu tespit eden alettir.
Vakum:
Havanın veya diğer maddelerin yokluğu veya eksik
oluşudur.
Venturi:
Karbüratör hava boğazındaki daraltılmış kısımdır.
Havanın hızını artırarak vakum meydana getirir ve havanın içine benzin
karışmasını sağlar.
Verim:
Elde edilen sonuçla sarf edilen gayret arasındaki
orandır.
Viskozite:
Sıvıların akmaya karşı direncini gösteren bir
terimdir. Klaın bir yağın viskozitesi, ince bir yağın viskozitesinden daha
fazladır.
Volan:
Krank miline bağlanan madeni bir tekerlektir.
Aynı zamanda kavramaya yataklık eder ve ilk hareketi vermeye yarayan volan
dişlisini de üzerinde taşır.
Vuruntu:
Silindirde karışımın çok hızlı yanması ile
meydana gelen çekiçleme şeklindeki vuruntudur.
Vuruntuyu önleyici:
Motorda kullanılan yakıtın vuruntuya dayanıklılık
özelliğidir
Y
Yağ keçesi:
Yağ sızıntısını önlemek için, dönen millere
gerekli şekilde yerleştirilmiş contadır.
Yağ pompası:
Motor yağlama sisteminde karterden yağı emerek,
motorun yağlanacak parçalarına gönderir.
Yağ segmanı:
Pistonda alt segman veya segmanlardır. Silindirde
yağın yanma odasına doğru çıkmasını önleyecek şekilde yapılmıştır.
Yağın incelenmesi:
Silindir duvarlarından aşağı süzülerek, kartere
inen sıvı benzinin karterdeki yağı inceltmesidir.
Yağlama sistemi:
Hareketli motor parçalarına yağlama yağı sağlayan
sistemdir.
Yakıt deposu:
Otomobilde yakıtı depo etmek için kullanılan
metal kaptır.
Yakıt fiskiyesi:
Karbüratörde bir boru olup, şamandıra kabından
hava boğazına benzin akıtır.
Yakıt ölçme çubuğu:
Karbüratörde ana emme fıskiyesine yakıt geçiren
ana meme deliğini büyütüp küçülten parçadır. Bu sistem yardımıyla motorun
çeşitli çalışma şartları için, değişik oranlarda karışım sağlanır. Uç kısmı
farklı çaplarda yapılmış bir çubuktur.
Yakıt pompası:
Yakıt sisteminde benzini, benzin deposundan
karbüratöre basan pompadır.
Yakıt püskürtme sistemi:
Karbüratörsüz bir yakıt sistemidir. Yakıtı yüksek
basınçla emme manifolduna veya silindirlere püskürtür.
Yakıt sistemi:
Otomobilde motorun
silindirlerine yanabilecek şekilde buharlaşmış yakıtla, hava karışımı gönderen
sistemdir. Yakıt sisteminde yakıt deposu,yakıt boruları,yakıt göstergesi,
karbüratör,yakıt pompası ve emme manifoldu vardır.
Yanma odası:
Silindirin üzerinde ve silindir kapağında
bulunan, hava-yakıt karışımının yandığı yerdir.
Yanma:
Motorda hava-yakıt karışımının hızla yanmasıdır.
Yaprak yay:
Çelik levhalardan, farklı uzunluklarda yapılarak
birbiri üzerine konulma suretiyle meydana gelen yaydır.
Yaş sürtünme:
Yüzeylerine ince bir yağ tabakası sürülmüş iki
katı cisim arasındaki sürtünmedir.
Yatak kepleri:
"Motorda yatak kepleri; yerine cıvatayla
takılarak yatakları tutarlar."
Yatak:
Genellikle bir mil üzerinde veya bir delikte
bulunan dairevi bir yüzeydir. Mil veya muylu yatağın üzerine veya içine
yerleştirilir.
Yay:
Esnek bir parça olup basınç altında büzülür,
basınç kalkınca tekrar eski halini alır.
Yaylı emiş supabı:
Bazı iki zamanlı motor karterlerinde dil
şeklindeki saç supabtır. Hava-yakıt karışımı yaylı emiş supablarından kartere
girer ve krank muhafazasında basınç artınca supablar kapanırlar.
Z
Zaman ayarı:
Motorda subapların zaman ayarının veya ateşleme
zamanı ayarının yapılmasına verilen isimdir.
Zımpara macunu:
Yağla karıştırılmış zımpara tozudur. Madeni
parçaların alıştırılmasında kullanılır.
Zorlama:
Motorun düşük devirde, gaz kelebeği tam açık
durumda ve ağır yük altında çalışmasıdır.